25 Aralık 2014 Perşembe

AYVALIK PAZARI BAŞKADIR

Aralık ayının son günleri kış alenen kapıya dayanmış hatta yurdu işgal altına almışken biz bu cennet köşede kendimizi belkide son güneşe teslim etmiş bir durumda, bahçe işlerine ara verip şu sıcacık günde arkadaşım Melek ve eşlerimizle birlikte Gömeç’ten 14 km uzakta bulunan Ayvalık’ a gidelim dedik. Ayvalık Balıkesir’in Ege ile kuşatılmış en batı uç noktası, can damarı zeytin ile hayat bulmuş yazın kavurucu sıcağından kışın sert havasından uzak zeytinyağı, peynirleri, ot yemekleri, mimarisi, mübadele hikayeleri daracık eğri büğrü taşlı sokakları, muhteşem gün batımları ve atmosferi ile farklı, meşhur perşembe pazarınında olduğu Ayvalık...
Pazara gidilecek ise eğer sabah kahvaltısı yapılmadan 13. Sokağa gidilir genelde Asmalı sokak diye bilinir 1886 yılında yapılmış o eski kahvenin önünde sokakta oturulur çaylar yudumlanırken karşıdaki fırından gelen mis gibi yeni çıkmış börekler poğaçalar koyu bir sohbetle birlikte afiyetle mideye indirilir. Aslında yaz günlerinde buraya koruk suyu içmeye gelinir 1 bardak derken 2.si hiç anlamadan içilir de onuda yaza anlatırım.
Sıra pazara girmeye gelmiştir artık... Her Perşembe Midilli adasından gelen turistlerin gözdesidir pazar yeri onlar için yaz kış fark etmez fiyatları ucuz buldukları için hiç aksatmadan her Perşembe bütün alışverişlerini buradan yaparlar, pazar esnafının çoğu Rumca bilir ve kulağımıza gelen konuşmaların bir kısmını da pazardan ayrılırken ezberlemiş buluruz kendimizi ... Bizler için ise durum daha farklıdır pazarlar eski bir gelenektir, her ne kadar büyük süpermarketler AVM’ler açılsa da bizler yine pazardan ve pazarın o tazecik sebzelerinden asla vazgeçemeyiz burada satılan sebze ve meyveler çoğunlukla yerli halkın yetiştirdiği ürünlerdir Ayvalık’ taki yörük köylülerinin dağlardan topladıkları ot çeşidi belkide Ege’nin hiç bir yerinde yoktur her geldiğimde ot tezgahlarına yapışırım dakikalarca radika, susam otu, turp otu, istifno,hindiba, ısırgan otu, labada, helvacık ve onlarcası bugünde mis gibi şevket-i bostanları aldım yaşlı teyzecikten kuzu eti ile ziyafet sofrasına yaraşır bir yemek oluyor... Bu yemeğin tadını bilmeyenler Ayvalık'a yolunuz düşerse eğer Paşa Çorba Salonunda tadına bakabilirsiniz...
Bu pazarda dikkatimi çeken şeylerden biride pazarda gezen erkekler, geçmiş yıllarda ITO'nun bir anketinde Pazara giden 10 kişiden 8 inin kadın olduğunu okumuştum görünüşe baktığımda anketlerin aksine burada erkeklerinde alışverişi çok sevdiğini fark ettim.
Pazarda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor insan dinlenmek için deniz kıyısında içilen mis gibi ada çayı martı sesleri iyot kokusu kefallere ve martılara atılan ekmek yada simit parçacıkları cana can katıyor...

21 Aralık 2014 Pazar

NARIN BEREKETİ


Yeni yıla girerken ilk dakikada nar kırmak yeni moda mıdır? 
Nar  sadece çarşıdan alınınca bir tane eve gelince bin tane olan çocukluğumuzun bilmecelerinin meyvesi midir?
Yoksa gerçekten taneleri kadar bereket getirir mi? diye düşünürken birazcık araştırma yaptım. Nar bir çok ülkede doğurganlık, sağlık, bereket ve zenginliğin sembolü olarak kabul ediliyor. Çoğunlukla Yunan mitolojisinden gelen bir gelenek olduğu söyleniyor ve  hala bir çok ülkede bu geleneğin devam ettiği biliniyor  ama birde diğer yönü var ki oda aslında Anadolu'da ve Asya'da dişilik ve bereket sembolü olup düzenlenen törenlerde de nara özel bir önem verildiği yeni gelinlerin evlerine nar taneleri serpilerek, evliliğin süreklilik ve bolluk içinde devam etmesi dilendiğidir...
Böyle olunca da kapı önünde kırılan narın bereket ve bolluk getireceğine inanılıyor. Üzerinde yaşadığımız coğrafyaya bu denli yabancılaşmamış olsak, kendi kültürümüzü yaşayabilsek, geçmişten bugüne süregelen ritüelleri ve sembolleri illede başka kültürlere mal etmesek kendi anlam pencereleri üzerinden yorumlayabilirdik. kısacası durum böyle...

İçinde yaşadığımız  yılı geride bırakırken dünya genelinde 2014' ün barış, mutluluk, refah, şans içinde geçtiğini söyleyemem...Ama tıpkı bir önceki yılda dilediğim gibi ... Adaletin demokrasinin, çatışmaların, açlığın, yokluğun,  doğal ve doğal olmayan felaketlerin, ekonomik krizin olmadığı bir yeni yılı bekliyor  narımı da kırmak için şimdiden hazırlıyorum.

2015 YILI HEPİNİZE NAR TANELERİ KADAR BEREKET GETİRSİN, RÜYALARINIZ GERÇEK OLSUN

CENNET KÖŞEM GÖMEÇ'İM...


2002 senesinde eşimle birlikte severek aldığımız bu cennet köşesindeki evimizi işimiz nedeniyle sadece yazın belli zamanlarında kısacık sürelerde kullanabiliyorduk. Her yaz tatili bitiminde dönüş yolunda "Eninde sonunda buralı olacaksın" diye bir hayal geçerdi kafamdan ve o sıcak yaz tatili anılarını cebime saklardım ...
Zaman damarlarımıza ağır ağır, serum damlaları gibi akarak her yaz bu cennet köşesini usul usul bize alıştırıyordu. Soğuk kış günlerinde İstanbul sokaklarında bere kafamda, atkı burnuma çekili, parmak uçlarım donarken, başım boynum tarafından montumun içine çekilmiş kasılmış bir halde anımsamak üzere cebime sakladığım o anıları çıkarırdım yerinden ve bana göre "Mutluluk şu andan başka bir yerde değil…" diye fısıldardım kendi kendime…
Benim hayalim tamda böyleydi işte..



İntaland sevgi köyü Gömeç muhteşem gün batımı


Yıl 2014 ve işte artık oradayım artık denizin mavisini farklı görüyorum o esinti o serinlik o saçlarımı hafiften karıştıran rüzgara bırakıyorum kendimi dalgaların sesini dinliyor denizden balık çalan martıları izliyor, uzun yürüyüşler yapıyorum, gün batımını daha farklı izliyor, akşam yemeklerimi uzattıkça uzatıyorum. Hobilerime ayıracak zaman bulabiliyorum...



kulüp sahil balık lokantası


Gün güneşli hava ayaz

Hoyrat bir rüzgar esti yüzüme

Ege beni kucaklarken

Mavisini doldurdum yüreğime

Sana çıkar tüm yollar

Ruhumun derinliklerinde

Aşıklar mı seni anlamadı

Yoksa sen mi aşıkları

Dalgalanma hep böyle kal

Hep bana yakın...




*13 Aralık 2014*