29 Mayıs 2015 Cuma

ÇOCUKLUĞUMUN SALINCAĞI

Bezen gülümseyerek, bazen hüzünlenerek hatırladığımız çocukluğumuz, neler yaşadık ne anılar biriktirdik. Yoğurdumuz kapımızın önünden geçen ''yoğurtçu” nidalarıyla ve elindeki zilin sesiyle beklediğimiz  yoğurtçulardan alınırdı,ben en çok da yoğurtçunun ayrı bir kapta sattığı kaymağı severdim. Çamaşırlarımız merdaneli makinede yıkanır, bazı evlerde hala divanlara oturulurdu,  Haftanın üç günü evinde televizyon olan ailenin evine gündüzden çocuklar gönderilir bir maniniz yoksa akşam annemler size gelecek denir siyah beyaz deneme yayınları izlenir arada yayın bağlantısı bozulunca da necefli maşrapa görüntüsünün bitmesi beklenir, İstiklal Marşımızın ardından ''Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız'' yazısı görülmeden televizyon kapatılmazdı . Evimize en yakın okula gidilir, bayramlarda el öpüp beyaz ütülü mendiller içinde harçlık alınırdı. Mahalle bakkalına ipli sepet uzatılırdı. Elektrikler kesilince mum ışığında ders yapılırdı.Cicili bicili anket defterlerimiz vardı sınıf arkadaşlarımıza yazdırdığımız, bazen kalbin kadar temiz olan bu deftere diye başlayıp nasıl anlatsam sana ilk harflerine baksana diye akrostişlerle biterdi. Boş ders olursa hemen bir kağıt çıkarılır isim şehir oynanırdı. Okuldan koşa koşa çıkılır çanta kapıdan eve atılır sokakta ip atlanır,seksek, saklambaç, yakartop, ebecilik, mendil kapmaca, misket oynanır, topaç çevirilirdi. Belki çok oyuncağımız yoktu ama yinede mutluyduk. Bahçelerdeki ağaçlara tırmanır meyveleri yerdik, ağaçlara ipleri bağlar üzerine bez koyup salıncaklar yapar çok eğlenirdik. Ah ne günlerdi diyerek o günleri çok özlüyoruz. Bütün bunları düşünürken kendimi bahçedeki ağaca prensesim için nostaljik bir salıncak yaparken buldum çocukluğumuzun keyiflerinden bir kaçını birazcık oda yaşasın, salıncağa binsin, ip atlasın, ağaçlardan meyve toplasın...
 
Hazırlıklar tam sürat devam malum okulların kapanmasına az kaldı. 





27 Mayıs 2015 Çarşamba

ÇİÇEK SEVDASI

Tabii ki doğanın her hali güzeldir, her mevsimin kendine özel çiçekleri de güzellikleri de vardır. Ama uzun bir kışın ardından ilkbaharda ağaçların tomurcuklanması bir rüya gibi değil midir?
Doğanın minicik bir parçası olan bahçelerimiz ilkbaharda sanki hayata yeniden gözlerini açarlar. Bin bir umutla yeni ektiğimiz tohumların ilk yapraklarını vermelerinden sonra merakla beklediğimiz ilk çiçeklerini açması ve baharın sonlarında birbiriyle yarışırcasına hızla açan çiçekler yazı müjdeleyip en güzel halleri ile bahçelerimizde veya balkonlarımızda hayatımıza renk katarlar.
Bu yıl soğuk geçen bir kışın ardından bahçedeki çiçeklerin çoğu maalesef dondu. Gidenlere üzülüp kalan sağlara sevinmek zorunda kaldım.
Bahçe çiçeklendirmesi yaparken  ilk tercihim önceki yazdan sakladığım çiçek tohumları ve çiçek soğanları oluyor. 
Ardından sera seferleri başlıyor, seralardan aldığım çeşitli çiçekleri bahçemde buluşturmayı seviyorum. 
Gezdiğim seralarda o güzelim renkleriyle beni adeta sarhoş eden mis kokulu çiçeklerin arasında kendimi oradan oraya savrulurken buluyorum güzellikler arasına seçim yapmakta çoğu zaman zorlanıyorum ve sonunda her gittiğim yerden elim kolum çiçek dolu olarak dönüyorum. Aslında baharda seraları gezmek benim için apayrı bir zevk. 
Ne yapayım içimdeki çiçek sevdasını durduramıyorum baharın bana vermiş olduğu enerjiyi bahçem için harcayarak kendimi daha zinde ve tazelenmiş hissediyorum.
'' Çiçekler daima sevginize karşılık verirler ama ihmal edilmeye gelmezler ''

20 Mayıs 2015 Çarşamba

DONDURMAMIZI EVDE YAPALIM


Sıcak yaz günlerinde buz gibi dondurma ile ferahlamaya kim hayır diyebilir ki, ?
Benim en sevdiğim Maraş usulü şöyle kaşığa almaya çalıştıkça uzayıp giden veya vanilyalı, çikolatalı, damla sakızlı, muzlu, çilekli, vişneli, karamelli saymakla bitmeyecek envai çeşit dondurma sıcak yaz günlerinde çocuğuyla büyüğüyle çoğumuzun bir numaralı tatlı tercihimiz oluyor.
Dondurmayı  Romalılar, dağların zirvelerinden topladıkları karları sertleştirip top haline getirerek, daha sonra bu topların üzerine meyve parçacıkları, pekmez ve bal gibi tatlı yiyecekleri döküp yerlermiş. Anadolu'dada bu lezzet kar ve pekmezin karıştırılmasıyla ''karsambaç'' adını almış.
Günümüzde ise bu doğallık çoğunlukla yitirilmiş, marketlerden kutular içerisinde satın aldığımız dondurmaların çoğu dayanıklılığı artırmak, kıvam sağlamak, buzlanmayı önlemek, renk elde etmek koku vermek için türlü katkı maddeleri ilave edilerek imal ediliyor. Bu nedenle ben marketten dondurma satın almak yerine kendim yapmayı ediyorum.  İki yıl öncesine kadar dondurmayı buzlukta karıştırarak dondurma yöntemi ile yapardım ancak bu yöntemle kristalleşme olmadan kıvam elde etmek hayli zor oluyordu. İki yıl önce Anneler gününde kızım bir dondurma makinesi hediye edince dondurma yapmak adeta zevk halini aldı. Üretici firma ile bir bağlantım yok ama çok kişiye bu makineden almaları için tavsiyede bulundum. Neyse lafı daha fazla uzatmadan  beğenerek yiyeceğinizi düşündüğüm ev yapımı iki dondurma tarifi...
MARAŞ USULÜ DONDURMA
1 lt süt,
1 bardak toz şeker,
3 tatlı kaşığı doğal salep,
Önce üç malzemeyi çırpıcı ile iyice çırparak uzayan bir boza kıvamına getiriyorum daha sonra ocakta karıştırmaya devam ederek pişiriyorum. Soğuyunca buzdolabında biraz beklettikten sonra malzemeyi makineye döküyorum 20 dakika sonra dondurmam hazırrrr. Buzlukta muhafaza ederek tüketiyorum.
ÇİLEKLİ DONDURMA
500 gr çilek,
1 kutu süt kreması,
100 gr pudra şekeri,
Çilek pudra şekeri ile rondoda pürüzsüzce eziliyor. Başka bir yerde kremayı krem şanti kıvamına gelene kadar karıştırıp çilek püresini yavaş yavaş içine ilave ediyorum. Sonrada hooop  makineye 20 dakika sonra dondurmam hazır. Buzlukta muhafaza ederek tüketiyorum.
Bu kadar kolay, şimdi sıra geldi afiyetle yemeye...
Yalnız dikkat edin her yiyecekte olduğu gibi azı karar çoğu zarar getirir. Az yenirse mutluluk, çok yenirse kilo almaya neden olabilir.



16 Mayıs 2015 Cumartesi

METABOLİZMA HIZLANDIRICI SU

Kısa süren bir bahardan sonra yaza hızlı bir giriş yapacağız gibi görünüyor. Benim gibi çeşitli nedenlerle hala birkaç kilo fazlalığınız yada göbek bölgesinde hafif yağlanmalarınız varsa Cynthia Sass'ın “Flat Belly Diet” (Düz Bir Karın İnce Bir Bel) kitabından metabolizmayı hızlandırmaya yarayan Sassy Suyunu günde 2 lt içerek kullanabilirsiniz, tadı nasıl derseniz bana göre çok güzel.
Sassy suyu hazırlamak çok kolay.
1 adet salatalığı ve 1 adet limonu ince ince doğrayıp, 12 adet taze nane yaprağını ve kabuksuz baş parmağı büyüklüğünde 2 parça taze zencefili, 2 litre suya ekleyin. 1 gece önceden hazırladığınız bu suyu ertesi gün, bütün gün boyunca tüketin. Her gece yeniden hazırlayarak gün boyunca hepsini tüketin.
Sassy suyunun içinde  bulunan  malzelemelerin vücut için faydalarına genel olarak bakarsak özelliği metabolizmayı harekete geçirerek hızlandırıyor, enerji veriyor, oldukça antioksidan ve vücuttaki sıvıların Ph ını dengeliyor.
Kullandığımız malzemelere de bakacak olursak salatalık doğal bir idrar söktürücüdür ve ödem oluşmasını engeller, vücuttaki fazla suyun atılmasını sağlar. Nane, sindirimi kolaylaştırır ve gaz söktürücüdür. Limon antioksidandır, vücuttaki ph değerini dengeler, bağırsakları temizler. Zencefil ise, limon gibi antioksidandır, bağırsaklardaki gazın atılmasına da yardımcı olur, sindirimi kolaylaştırır, şişkinliğe iyi gelir.
Çok kilo vermek istiyorsanız tabii ki sadece sassy suyunu içmek yetmez.
Kitabın yazarı her gün düzenli olarak tavsiye ettiği diyeti yaptığınızda 32 günde 7 kilo verebileceğinizi ve 15 cm incelecebileceğinizi söylemektedir.  Yazara göre diyet günlük 1600 kalori alımına dayanıyor ve öğünler arası mutlaka dört saati geçmeyecek şekilde  olması gerekiyor.Gün aşırı karın egzersizleri yapmanında çok yararlı olacağını söylüyor.
Sonuçta şekersiz ,sağlıklı bir içecek,bence  yaz için ideal bir detox  şimdiye kadar denemediyseniz hemen yarın başlayın derim. Bahçedeki salatalıklar henüz olmadı ama nanelerim çoktan hazır  artık yapar yapar içerim...
Bol Sassyli günler...